Trabzon Emek ve Demokrasi Platformu Merkez Postahane önünde toplanarak "Artık Yeter Diyoruz Bu Zamlarla Yaşanmaz Geçinemiyoruz Nefes Alamıyoruz" dediler.
Trabzon Emek ve Demokrasi Platformu adına açıklamayı okuyan Muhammet Ekinci: Ülke tarihimizin en derin siyasal ve ekonomik krizlerinden birini yaşıyoruz. Gıda ürünlerinden doğalgaza, akaryakıttan elektriğe kadar tüm ürünlere birbiri ardına gelen zamlar, emeğiyle geçinen geniş toplum kesimlerinin hayatlarını sürdürülemez hale getirdi. Toplumun emeği ile geçinen geniş kesimleri en temel ihtiyaçlarını karşılayamaz noktaya geldi.
Yaşadığımız yokluğu, yoksunluğu, bize reva görülen sıkıntıyı dile getiren bir bildiri hazırladık. Halkımızı bugünkü basın açıklamasına davet etmek istedik. Ancak yargı kararlarına rağmen kolluk güçleri tarafından hukuksuz ve keyfi bir şekilde engellendik.
Bilinmelidir ki yasaklar ve engellemeler ile gerçekler gizlenemiyor.
Rakamlar yokluğu, yoksulluğu açıkça ortaya seriyor. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 4 bin TL’yi, yoksulluk sınırı 13 bin TL’yi, bekar bir çalışanın yaşam maliyeti 5 bin TL’yi aştı. Artık nefes alamaz, geçinemez hale geldik.
TÜİK rakamları bile son 19 yılın en yüksek enflasyonunu gösteriyor. Ancak çarşıya, pazara, mutfağa yansıyan zamlar yaşadığımız hayat pahalılığının TÜİK enflasyonunun en az iki katı olduğunu gösteriyor. Ne faturalarımızı ödeyebiliyor, ne de sağlıklı beslenecek gıda ürünlerine ulaşabiliyoruz. Çarşı, pazardaki yangın mutfağı sarmış, boş tencereleri karartmış bulunuyor.
Siyasallaşmış, güven vermeyen TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarına dayanılarak yapılan ücret artışları, halkın her geçen gün daha fazla yoksullaşmasına neden oluyor. Yeni yılın ilk günlerinden itibaren peş peşe gelen zamlar nedeniyle asgari ücrete, memur maaşlarına ve emeklilere yapılan göstermelik artışlar daha emekçilerin cebine bile girmeden eriyip buharlaşmış bulunuyor.
Bu krizin sorumlusu emekçi halkımız değil. Emekçiler sorumlusu olmadıkları bir krizin bedelini ödemek zorunda kalıyorlar. Oysa biz; bizim olanı, hakkımızı, insan onuruna yaraşır, eşit adil bir yaşam istiyoruz.
Ülkemizin dört bir yanında, uzunca bir süredir, kamu emekçileri, işçiler, köylüler, emekliler, esnaflar, öğrenciler, işsizler artan hayat pahalılığı ve zamlar nedeniyle yaşadıkları geçim zorluklarını dile getirmeye devam ediyor.
Milyonlarca emekçinin daha iyi koşullarda çalışma ve insanca yaşayabilecekleri bir ücret talepleri ülkemizin dört bir yanındaki meydanlarda ve işyerlerinde yankılanmaya devam ediyor.
Ülkeyi yöneten siyasi iktidardan bu taleplere kulak vermesini, emeği ile geçinen kesimlere nefes aldıracak çözümleri ivedilikle hayata geçirmesini bekliyoruz. İktidarın görevi halkın taleplerini yok saymak, gizlemek ve bastırmak değil; çözüm üretmek, toplumun refahını yükselterek insanca yaşam koşullarını tesis etmektir.
Ekonomik krizle onu yok sayarak mücadele edilmez. Krizden çıkışın yolu emek eksenli politikalardan, kamusal anlayışın yaygınlaştırılmasından ve üretime dayalı bir ekonomik yapının kurulmasından geçiyor.
Krizden çıkışın yolu emeğin sesine, halkın talebine kulak verilmesinden geçiyor. Bu sesi duyun artık. Bıçak kemikte!
Bu ülke halkının, bu ülke emekçilerinin artık nefes almaya ihtiyacı var.
Bizler emek ve demokrasi platformu bileşenleri olarak, üyelerimize ve halkımıza karşı görevimizin bilinciyle, iktidara bir kez daha sesleniyoruz: Geniş halk kesimlerinin krizden daha fazla
etkilenmemesi için;
• Başta gıda ürünleri olmak üzere elektrik, doğalgaz, akaryakıt, ulaşım gibi temel ihtiyaç kalemlerine yapılan tüm zamlar derhal geri alınmalı, vergiler düşürülmelidir.
• Krizde işini kaybeden, geliri azalan tüm kesimlere doğrudan gelir desteği sağlanmalıdır.
• İşten çıkarmalar yasaklanmalı, istihdamı korumak için gerekli önlemler alınmalıdır.
• Yoksulluk sınırının altında yaşayan kesimlerin temel gereksinimleri karşılanmalıdır.
• Vergi adaletsizliğine son verilmeli, dolaylı vergilerinin payı azaltılmalı, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınan bir sistem kurulmalıdır.
• Yandaş şirketlere yapılan dövize endeksli garantili ödemeler iptal edilmelidir.
• En düşük emekli aylığı en az asgari ücret düzeyine yükseltilmeli, Emeklilikte Yaşa Takılanların emeklilik hakları verilmelidir.
• Örgütlenme, düşünce ve ifade özgürlüğü hakkı başta olmak üzere temel hak ve özgürlükler önündeki engeller kaldırılmalı; baskı, sürgün, ceza ve soruşturmalara son verilmelidir.
• Kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına, tasfiyesine ve özelleştirme soygununa son verilmelidir.
• Özelleştirme uygulamalarına derhal son verilmeli, başta enerji şirketleri olmak üzere özelleştirilen KİT’ler kamulaştırılmalıdır.
Enerji kamusal bir hizmettir. Üretimi, iletimi ve dağıtımı özel şirketlerin kar hırsına ve insafına bırakılmaz. Enerji arzı kamu eliyle toplum yararı doğrultusunda tesis edilmelidir.
Emeğiyle geçinen milyonlarca yurttaşımızın temsilcisi ve sesi olarak bizler, halkın yoksullaştırılmasına, sefalete sürüklenmesine, ülke kaynaklarının tüketilmesine izin vermeyeceğiz.
İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret, insanca yaşayabileceğimiz koşullar ve demokratik bir Türkiye için taleplerimizin takipçisi olmaya ve birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.
BİR KEZ DAHA HAYKIRIYORUZ!
Bu zamlarla yaşanmaz, zamlar geri çekilsin.
Enerji şirketleri derhal kamulaştırılsın.
Gittikçe ağırlaşan koşullarda bırakalım altı ay sonrasını yarın nasıl bir ülkeye uyanacağımızı bilmiyoruz.
Bu karanlık tabloda GEÇİNEMİYORUZ! NEFES ALAMIYORUZ!