İmsak :04:52 - Güneş :06:17 - Öğle :12:34 -İkindi:15:58 - Akşam:18:40 - Yatsı:20:00
Ramazan ayı boyunca siz değerli okuyucularımıza her gün bu satırlarda dini mesajlar vermeye devam edeceğiz. Bugünkü konuğumuz Trabzon İl vaizi Mahmut Dunay.
Kıymetli okurlar!
Bugünkü köşemizde “murakabe” ve “murakabe bilinci” konusuyla gönüllerinize misafir olmaya gayret edeceğiz. Murakabe nedir? Murakabe bilinciyle yaşamak nasıl olur /olmalı? Bu bilinçle yaşamak hayatımıza ne katar? Evet, öncelikle murakabe nedir? Sorusuna cevap bulmaya çalışalım.
Murakabe; kulun kendi nefsini kontrol altında bulundurarak, Allah (cc) ile birlikte olma bilincini diri tutması demektir. Yani kulun bu bilinçle yaşamasıdır. Niçin yaratıldığımızı, nereden gelip nereye koşmakta olduğumuzu kendimize sormaktır. Hatalarımızın ve hayatımızın hesabını tutarak hatalarımızın telafisi için gayret gösterip hayatımıza yön vermektir murakabe.
Yüce Allah’ın (cc) doksan dokuz ism-i şerifinden bir tanesi de “er-Ragib” tir. Allah’ın yarattıklarından bir an bile gafil olmaması ve kendisinden hiçbir şeyin gizli kalmaması demektir. Bu durumu yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de bizlere şöyle tarif eder: “ Allah her şeyi hakkıyla görüp gözetendir.” ( el-Ahzab: 33/52) Yani kullarının bütün amellerine şahit olup murakabe eden ve gözetleyendir.
Murakabe Allah (cc) ın her an bizimle olduğu bilinciyle yaşamaktır. Kulun, Cibril hadisinde sevgili Peygamberimizin bizlere bildirdiği ve “ihsan” ( Sen Allah’ı görmüyorsan da O’nun seni gördüğünü bilmen ) diye tarif buyurduğu mertebeye ulaşmasıdır.
Yüce Allah (cc) “ahseni takvim: en güzel kıvam” ( Tin: 95/4 ) da yarattığı insanı başıboş ve yalnız bırakmamıştır. “ O; yere gireni de, ondan çıkanı da, gökten ineni de, göğe yükseleni de bilir. Nerede olursanız olun, O dâimâ sizinle beraberdir.” (el-Hadid: 57/4) Murakabe; kainatın en şereflisi olarak yaratılan insanın “ahsen-i takvim” özelliğinin ve güzelliğinin dışına çıkmaması her daim kendisini, fiillerini denetleyen ( er-Ragib: gözetleyen) bir yaratıcının olduğunu bilerek ömrünü sürdürmesidir. Şeytanın tuzaklarına ve dünyanın bitmek bilmez arzularına kapılmamak için daima uyanık bir gönülle yaşamasıdır. Gönlünü Allah (cc) a bağlayarak samimiyetle ibadet etmesidir. “Rabbin her şeyi yakından izlemektedir.” (el-Fecr: 89/14) ayet-i kerimesinde buyrulduğu üzere kulun her daim Rabbinin koruması ve gözetimi altında olduğunun şuur ve bilincinde bir hayat yaşamaya gayret göstermesidir murakabe.
Allah (cc) ı bulan neyi kaybetmiştir
O’nu kaybeden neyi bulmuştur.
Kaybettiğimiz veya kaybettiğimizi sandığımız şeylerle rızasına biraz daha yaklaşabildiğimiz şeylere evet, aksi takdirde O’nun rızasını kaybettirecek her türlü şeye hayır diyebilme gayretinde olmaktır murakabe. Ele geçirdiğimiz şeyler eğer O’nu kaybettirip, rızasından uzaklaştıracaksa hepsine “La” (hayır) diyebilme kararlılığıdır murakabe. Hz. Ömer’in geceleyin şehri teftiş ederken şahit olduğu, süte su karıştıran kadının hikayesini hepimiz biliriz belki. Süte su karıştırarak miktarını artırıp biraz daha fazla kar edeceğini zanneden kadının, “kızım bu saatte halife Ömer bizi nereden görecek dediğinde” kızının: “Anne halife görmeyebilir duymayabilir ama Allah (cc) da mı görmüyor ve duymuyor” idrakinde bir yaşam sürebilmektir.
Mademki Allah (cc) ın şahit olmadığı bir anımız olmadığına göre; her daim bu bilinç ve şuurda bir hayat yaşayıp, yaptıklarımızdan bir gün hesaba çekileceğimizi bilerek gönül ve ruh uyanıklığı içinde bir ömür sürebilmeliyiz. Ne mutlu hesabını ahirete bırakmayıp dünyada kendini ve nefsini hesaba çekenlere, ne mutlu murakabe bilinciyle yaşayanlara.
Rabbim hepimize bu bilinçte bir hayat yaşamayı nasip eylesin. Amin
